Günümüzde gözlerimizi, daha önce hiç olmadığı kadar zorluyoruz. Geçmişe göre hava kirliliğine daha fazla maruz kalıyor, gözümüze zarar veren ekranlardan saatler boyu ayrılamıyor, tahrişe neden olabileceğini bilsek de kozmetik ürünler kullanmaktan da vazgeçemiyoruz. Yapısı gereği oldukça hassas olan gözlerimizin dengesini bozduğumuzda ise başta kuru göz sendromu olmak üzere birçok sorunla karşılaşıyoruz. Kuru göz sendromuna yalnızca yaptığımız seçimler neden olmuyor, genel sağlık durumumuz bozulup sistemik hastalıklarımız ortaya çıkınca etkileri gözlerimize de yansıyor. Bu nedenle ki gözümüzü etkileyen herhangi bir şikayetimiz karşısında duyarsız davranmamamız gerekir. İhmal edilen şikayetlerimiz zaman içerisinde tedavi seçeneklerini daraltıp sağlığımız üzerinde derin ve istenmedik bir etki yaratabiliyor.
Halk arasında göz kuruluğu olarak da adlandırılan kuru göz sendromu, gözyaşlarımız gözlerimizi yeterince ıslatıp nemlendiremediğinde ortaya çıkan ve oldukça yaygın görülen bir durumdur. Gözyaşlarının gözümüzü yeterince nemlendirememesinin ardında farklı nedenler olabilir. Kimi zaman gözyaşı salgısının miktar anlamında azalması, kimi zaman gözyaşının gereğinden hızlı buharlaşması, kimi zaman ise üretilen gözyaşının kalitesinin düşmesi kuru göz sendromu oluşumunu tetikleyebilir.
Kuru göz sendromu kişinin gözünde batma ve yanma gibi şikayetlere neden olabilir. Günlük hayat akışında klimalı bir odada uzun süre kalmak, uçağa binmek, bisiklet sürmek veya bilgisayar ekranına birkaç saat bakmak kuru göz semptomlarını tetikleyebilir.
Farklı nedenlerle ortaya çıkabilen bu sendromun tedavisi hastaların yaşam konforunu arttırmak için oldukça önemlidir. Az sonra kuru göz nedenleri, kuru göz belirtileri ve kuru göz tedavisi hakkında detaylara geçeceğim, ancak öncelikle gözyaşlarımızın görme sağlığımızdaki rolünü açıklamak istiyorum.
Gözyaşı lipid katmanı ve sulu katman olmak üzere iki ayrı katmandan oluşan bir yapıya sahiptir. Lipid tabakası göz kapaklarımızın kirpikli kenarında bulunan Meibomian bezleri tarafından salgılanır ve göz yaşının dış tabakasını oluşturarak sulu katmanın buharlaşmasını engeller. Meibomian bezinin fonksiyonu ilerleyen yaşla veya iltihap oluşumu nedeniyle azalırsa bu durumda gözyaşı stabilitesi azalır ve kuru göz sendromu ortaya çıkabilir. Meibomian bezinin fonksiyonlarının azalması sonucu ortaya çıkan anomali “Meibomian bezi disfonksiyonu” olarak da adlandırılır ve genellikle yaşlı kişilerde görülür.
Gözyaşının sulu katmanı ise korneayı beslemek, enfeksiyonu önlemek ve hasarlı dokuları onarmak gibi göz sağlığını yakından ilgilendiren önemli görevlere sahiptir. Lipid katmanın altında yer alan sulu katman üst göz kapağının altındaki “lakrimal bez” tarafından salgılanır. Göz yaşının sulu katmanının içerisinde suya ek olarak çeşitli proteinler, elektrolitler, müsin, mukus, vitaminler ve amino asitler de bulunur.
Gözümüzü kırptığımızda gözyaşımız gözümüzün kornea tabakasına yayılır ve kornea üzerinde bir film tabakası oluşturur. Gözyaşı film tabakası hem gözün nemli tutulmasından hem de gözün sağlıklı bir şekilde çalışmasından sorumludur. Gözyaşı göz yüzeyini kapladığında gözü tahriş edebilecek özellikteki maddelere karşı kalkan görevi de görmektedir.
Gözün ön yüzeyinde kan damarı bulunmadığı için oksijen ve besin maddelerinin hücrelere taşınmasında da yine gözyaşı görev yapar. Göz enfeksiyonun önlenmesi, göz yüzeyindeki hasarların iyileştirilmesi ve ışığın doğru bir şekilde kırılıp net bir görüntü sunması da yine gözyaşı sayesinde mümkündür.
Kuru Göz Sendromu Nedir?
Az önce yaptığım detaylı açıklamaları özetleyerek “kuru göz sendromu nedir?” sorusunun yanıtını kısaca vermek istiyorum.
Kuru göz sendromu; gözyaşı salgısının azalması veya salgılanan gözyaşının kalitesinin düşüp fonksiyonlarını yerine getirememesi sonucu oluşan; gözde tahrişe neden olup hayat konforunu azaltan, tedavi edilmediği takdirde ise görme kayıplarına varan sonuçlar doğuran bir rahatsızlıktır.
Kuru göz sendromunun nedenleri ile gözyaşı salgısının azalmasının ve gözyaşı kalitesinin düşmesinin nedenleri arasında sıkı bir bağ vardır. Bu nedenle kuru göz nedenleri hakkında bilgi verirken kuru göz sendromuna neden olan bu iki temel değişimin nedenlerine odaklanacağım.
Kuru Göz Nedenleri Nelerdir? Göz Kuruluğu Neden Olur?
1. Gözyaşı Salgısının Azalması
Gözyaşı salgısının azalması kuru göz sendromu oluşumuna yol açan üç ana nedenden bir tanesidir. Gözyaşı salgısının azalmasının ise birçok nedeni vardır. Gözyaşı salınımının azalmasının temel nedeni, gözyaşı bezlerinin (lakrimal bez) fonksiyonlarının zaman içerisinde bozulmasıdır. Ancak yaşın ilerlemesi dışında diyabet, romatoid artrit, lupus, tiroit bozuklukları, A vitamini eksikliği, Sjörgen sendromu ve sistemik skleroz (skleroderma) gibi hastalıkların da gözyaşı bezlerinin fonksiyonlarına zarar verdiği bilinmektedir.
Gözyaşı bezlerinin gözyaşı salınımının azalmasına, kullanılan bazı ilaçlar da neden olabilir. Alerjik reaksiyonları baskılayan antihistaminikler, antidepresanlar, hormon replasman tedavileri, akne ilaçları, doğum kontrol hapları, Parkinson hastalığı ilaçları ve dekonjestanlar gibi ilaçların yan etkileri de kuru göz sendromu oluşumuna yol açabilir.
Enflamasyon ve radyasyonun yol açtığı hasar, gözyaşı bezlerini etkilediğinde de göz kuruluğu oluşabilir.
2. Gözyaşı Buharlaşmasında Artış
Gözyaşı salınımında azalma olmasa dahi, gözyaşlarının hızlı buharlaşmasına neden olan faktörler de göz kuruluğu nedenleri arasında gösterilebilir. Gözyaşı buharlaşması nedeniyle oluşan göz kuruluğu “evaporatif göz kuruluğu” olarak adlandırılır.
Gözyaşının erken buharlaşması, gözü koruyan lipid tabakasının Meibomian bezleri tarafından yeterince salgılanamaması sonucu ortaya çıkar. Meibomian bezlerinin tıkanması halinde gözyaşının diğer bileşenleri ile lipid tabakası bütünleşemez. Dolayısıyla gözyaşının buharlaşmasını engelleyen mekanizma zarar görür ve göz kuruluğu ortaya çıkar.
Uzun süre rüzgara, kimyasal maddelere, sigara dumanına veya kuru havaya maruz kalmak; uzun süre bilgisayar ekranına bakmak ve göz kapaklarındaki anatomik problemler evaporatif göz kuruluğu oluşumuna neden olabilir.
3. Gözyaşı Bileşiminde Değişiklik
Gözyaşı sıvısını oluşturan katmanların içerisinde yağ, mukus, protein, vitamin ve çeşitli organik maddeler bulunur. Bu maddelerin birbirine oranı değiştiği takdirde gözyaşı ideal özelliklerini yitirir. Gözyaşı yapısının farklılaşması, gözün yeterince nemlenememesi ile sonuçlanıp göz kuruluğuna neden olabilir.
Yukarıda bahsettiğim kuru göz sendromu nedenlerine ek olarak kuru göz sendromu oluşumunu tetikleyen risk faktörlerinden de bahsedilebilir. Kuru göz risk faktörleri arasında 50 yaşını geçmek, kontakt lens kullanmak, A vitamini eksikliği, doğum kontrol haplarının kullanımı, iç ortam hava kirliliği, dış ortam hava kirliliği, sık sık uçak yolculuğu yapmak, sigara içmek, Omega-3 azlığı ve kadınlarda menopoz sonrası hormonların değişmesi sıralanabilir.
Kuru Göz Belirtileri Nelerdir?
- Gözlerde yanma hissi
- Gözlerde kaşınma
- Ağrı
- Kuruluk ve hassasiyet
- Gözde batma hissi
- Görmede azalma veya görüşte bulanıklaşma
- Gözde aşırı sulanma
En yaygın görülen kuru göz sendromu belirtileri yukarıda saydıklarımız olsa da iltihaplanma ve göz yüzeyinde hasar da kuru gözün belirtileri arasında yer almaktadır.
Kuru Göz Teşhis ve Tedavisi
Kuru göz hastalığının başarılı bir şekilde tedavi edilebilmesi için, kuru göz sendromuna neden olan faktörlerin doğru belirlenmesi gerekir. Diğer bir deyişle kuru göz tedavisinin başarısı için kuru göz teşhisinin eksiksiz yapılması önem taşır. Kuru göz teşhisi sırasında;
- Kapsamlı göz muayenesi yapılır. Hastaların genel sağlığının ve göz sağlığının değerlendirildiği bu süreçte, hastanın şikayetleri ve yaşadığı semptomlar hakkında bilgi alınır.
- Schirmer testi uygulanabilir. Hastaların alt göz kapağına test kağıtlarının yerleştirilmesi ve belirlenmiş bir zaman diliminde kağıdın ne kadar ıslandığının ölçümlenmesi amacıyla gerçekleştirilen kuru göz testi, gözyaşı volümü hakkında bilgi verir.
- Gözyaşı kalitesinin belirlenmesi amacıyla ileri tetkiklere başvurulabilir.
Tüm bu testler sonucunda göz doktorları kuru göz sendromuna yol açan temel faktörü belirleyebilir ve bu doğrultuda kuru göz tedavisi hastanın ihtiyaçları ve gereksinimleri doğrultusunda planlanabilir.
Kuru göz sendromu şikayetleri, minimal ölçüde yaşanıyor ve hastanın günlük yaşantısını çok az etkiliyorsa yapay gözyaşı damlaları kullanılabilir. Ancak semptomlar ağırlaştıkça tedavi sürecinin de detaylandırılması gerekir.
Kuru göz tedavisi kapsamında kuru göz sendromuna neden olan durumun ortadan kaldırılması, gözyaşı kalitesinin arttırılması veya gözyaşı buharlaşmasının azaltılması hedeflenebilir.
Kuru göz sendromu tedavisi dahilinde;
- Göz kapağı iltihabını azaltmak için ilaçlar kullanılabilir. Göz kapaklarını tutan iltihap (blefarit) yağ bezlerinin gözyaşına lipid aktarmasını engelleyebilir. Göz kapağındaki iltihaplara bağlı oluşan kuru göz tedavisinde antibiyotiklere başvurulabilir.
- Kornea iltihabını kontrol etmek için göz damlalarının kullanılması önerilebilir.
- Gözyaşı üretimini uyaran kolinerjik ilaçların kullanılması gerekebilir. Bu ilaçlar hap, jel veya göz damlası formunda alınabilir.
Kuru göz tedavisinde ilaç kullanımı her zaman yeterli olmayabilir. Göz doktorları gerekli durumlarda gözyaşı kanallarına gözyaşı kaybının önlenmesi amacıyla geçici olarak tıkaç tıkamayı ya da bölgenin lazer ile kapatmayı önerebilirler.
Göz kuruluğu ihmal edilmemesi gereken, kişinin görüşünü etkileyip hayat kalitesini azaltabilen bir sağlık sorunudur. Göz kuruluğu tedavisi, kişi özelinde planlanmalı ve göz kuruluğu belirtileri yaşayan hastaların mutlaka kapsamlı bir göz muayenesinden geçmesi gerekir. Göz kuruluğu başlı başına bir sağlık sorunu olmaktan ziyade, farklı hastalıkların semptomu olarak düşünülmelidir. Gerek çevresel faktörlerin, gerekse kişideki sistemik hastalıkların kuru göz sendromu oluşumuna neden olabileceği unutulmamalı, teşhis ve tedavi süreçleri aksatılmamalıdır.
“Göz kuruluğu bitkisel tedavisi ile ilgili birçok bilgiye internet üzerinden erişim sağlanabilir. Ancak göz doktorlarının onayı olmadan kulaktan duyma bilgilerle hareket edilmemelidir. Bazı bitkiler kullanılan ilaçlarla etkileşime geçebilir ya da göze zarar verebilir.”
Göz Kuruluğu Önlenebilir mi? Göz Kuruluğu Riski Nasıl Azaltılır?
Göz kuruluğu belirtileri göstermeye başladıysanız, semptomlarınızın ilerlememesi için şu önlemleri alabilirsiniz:
- Gözlerinize doğrudan hava akımı almamaya çalışın. Saçlarınızı kuruturken gözünüzü koruyun, doğrudan klimadan gelen havaya maruz kalmayın.
- Özellikle kış aylarında iç ortamların havası kuruyabilir, bu nedenle hava nemlendirici cihaz kullanabilirsiniz. Ancak bu cihazın temizliğini sık sık yapmayı ihmal etmemelisiniz.
- Rüzgarın ve kuru havanın etkisini azaltmak için dışarı çıktığınızda koruyucu gözlük takabilirsiniz.
- Görsel konsantrasyon gerektiren işler yapıyorsanız ara verin, gözlerinizi çok yormayın, zaman zaman göz kırpma hareketini tekrarlayın.
- Yüksek rakımda, çorak arazilerde veya uçakta gözleriniz kuruyabilir. Bu tür yerlerde çok zaman harcıyorsanız gözlerinizi dinlendirerek gözyaşı buharlaşmasını önlemeye çalışmalısınız.
- Bilgisayarda çalışırken ekranın göz hizanızın altında kalmasına özen gösterin. Göz hizanızın üzerindeki ekrana bakarken gözlerinizi gerektiğinden fazla açmak zorunda kalırsınız ve bu durumda gözyaşı buharlaşma hızı artabilir.
- Hem genel sağlığınız için hem de göz kuruluğunu önlemek adına sigarayı bırakmalı ve sigara dumanına maruz kalmamaya özen göstermelisiniz. Sigaranın içerisinde bulunan kimyasallar gözlerinize zarar verebilir.
- Kronik göz kuruluğunuz varsa göz doktorunuzun tavsiye ettiği yapay gözyaşı damlalarını düzenli olarak kullanabilirsiniz.
- Kuru göz sendromunun önlenmesi adına bol bol su içmelisiniz.